Depremin olumsuz etkilerinin azaltılması ve sürdürülebilirliğin güçlendirilmesi adına gençler arasında ‘Sürdürülebilir Dayanışmanın’ oluşmasını hedefleyen “Youth Recovery Project” başlıklı projenin üçüncü seminerinde İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Veysel Bozkurt konuk oldu. “Depremin Gençler Üzerindeki Sosyal Etkileri” başlıklı seminerinde ilk olarak afetlerin yalnızca tabiata dair olaylar olmayıp sosyal olaylar olduğuna ve afet sosyolojisinin bizleri yaşanacak olaylara ve durumlara dair haberdar ettiğine değindi.
- Depremler yalnızca yer küreyi hareket ettirmiyor, depremler aynı zamanda toplumsal yapıyı ve toplumsal yapının içindeki fay hatlarını da harekete geçiriyor. Dolayısıyla toplumda bildiğimiz kurallar işlemez oluyor. Bildiğimiz dünya alıştığımız normların işlediği bir yerdir. Afetler bizi bu alıştığımız normların dışına çıkartır. Çünkü mevcut normlar işlemez hale gelir, toplumsal yapıda bir takım sıkıntılar çıkar ve büyük değişiklikler yaşanır. 1999 depreminde yaşanan toplumsal reaksiyonlarla bugünkü toplumsal reaksiyonlar aynı. Afet sosyolojisini incelersek eğer bugün yaşanan sosyal olaylarla literatürün birebir örtüştüğünü görebiliriz. Yani sosyoloji bilimi aslında bir afette neler olacağını söylüyor bize.
Seminerin devam eden sürecinde deprem ve göç konularına da değinen Bozkurt, depremin herkesi birlikte etkilediğini ancak gençlerin ve özellikle ergenlerin etkilenme düzeylerinin daha yüksek olduğunun ve okulların sosyalleşme açısından gençlerin iyileşmesi için büyük bir öneme sahip olduğunun altını çizdi.
- Gençlerin özellikle de ergenlerin henüz zihin gelişimi devam ediyor. Dolayısıyla onların etkilenme düzeyi yaşlılarınkinden daha fazla. Depremin ardından okula geri dönüş çok önemli çünkü okul genç için sadece bir şeyler öğrendiği bir yer değildir. Okul genç için, kimlik inşa ettiği, sosyalleştiği, kendi varlığını ifade ettiği ve belli bir kültür içselleştirdiği yerdir. Dolayısıyla genç bireyin sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesi için arkadaş çevresine, sosyalleşmeye ve okula ihtiyacı var.
Bu sözlerinden yola çıkarak Youth Recovery Project kapsamında bulunan gençlerin de çok değerli bir çalışma içerisinde olduklarına değindi. Yalnızca başkalarını değil kendilerini de iyileştiren bir projeye dahil olduklarını, birbirleriyle acılarını paylaşmalarının acıyı hafiflettiğini ve birbirlerine sağladıkları psikolojik desteğin, birlikteliğin çok önemli olduğunu belirtti.
Depremin toplumu ekonomik, toplumsal eşitsizlikler gibi pek çok alanda etkilediğine değinen Bozkurt, afetlerin dayanışma gibi pozitif etkilerinin olduğunun da altını çizdi ve deprem bölgelerinde edindiği tecrübelerinden bahsetti. Deprem bölgesindeki insanlarla doğru iletişim kurmanın ciddi bir konu olduğuna ve gençlerin yapabileceği en değerli işin gönüllük faaliyetleri olduğunu belirterek semineri noktaladı.