SOSYAL UYUM VE DAYANIŞMA PROJESİ İLK FAALİYETİYLE BİRLİKTE HAYATA GEÇTİ

Türkiye Ulusal Ajansı tarafından desteklenen “Göç Sonrası Sosyal Uyum ve Dayanışma” isimli Avrupa Birliği Dayanışma Projesi kapsamında yerel ve göçmen gençlerden oluşan gençler bir araya gelerek hem tanıştılar hem de projenin açılışını gerçekleştirdiler. Etkinlik kapsamında gençler çeşitli grup dinamiği oyunlarıyla aralarındaki bağları güçlendirerek sosyal uyum ve dayanışma kavramları üzerine proje koçu yönetiminde bir söyleşi gerçekleştirdiler. 

Proje koordinatörümüz Sosyal Uyum ve Girişimcilik Derneği yönetim kurulu üyesi Zeynep Karakurt, projeye dair bilgilendirici bir sunum ile projenin amacını, neden bir arada bulunduğumuzu, projenin ilerleyen süreçlerinin nasıl devam edeceğini ve projenin bizlere neler katacağına dair detaylı açıklamalarda bulundu. Bu sayede katılımcıların projeye dair soruları yanıtlanmış oldu. Aynı zamanda projeye katılan gençler de projeden beklentilerini ifade etme imkanı buldular. 

Promizde koçluk görevini üstlenen Harran Üniversitesi Göç Politikalara Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürü Doç. Dr. Hakan Gülerce, göç, sosyal uyum ve dayanışma konularına dair kavramlar üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Göç nedir sorusuyla başlayan Gülerce, göç kavramı ve göç sürecine dair önemli bilgilendirmelerde bulundu. 

  • Göç süreci denilen olay farklı sebeplerle bir yerden bire gitmeye karar alma anından, geri dönüşe kadar yaşanan süreçtir. Bu noktada da içinde bulunduğumuz koşullarda ve ülkemizde göç devam etmektedir. Ayrıca göçmen halk bu göç sürecinin içerisinde olduğu gibi yerel halkta bu sürecin içerisindedir. Her iki taraf da göç sürecinin en önemli aktörleridir. Göçmen halk farklı bir coğrafyaya seyahat ettikten sonra ilk olarak farklılıklarla karşılaşmaktadır ve aynı şekilde yerel halk da göçmenlerle karşılaşmaktadır. Yani göç sürecinin asıl hikayesi karşılaşma ile gerçekleşmektedir. Süreç içerisindeki karar alma, yola çıkma gibi pek çok olay tabi ki de çok önemli etkilere sahip ancak karşılaşma anı çok daha önemli bir etkiye sahip. Bu karşılaşma anlarında bireyler benzerleriyle beraber olmak istiyorlar. Bu durum çok normaldir çünkü insanlar konfor alanından çıkmak istememektedirler. Ancak ne zaman konfro alanımızdan çıkıp farklılıklarla temas kurup sağlıklı bir iletişimi gerçekleştirirsek işte o zaman her açıdan güçlenmeye ve zenginleşmeye başlarız. 

Sosyal uyum hakkında açıklamalarda bulunan Gülerce, projemizin daha sağlıklı, ötekileştirmekten uzak ve uyum içerisinde ilerleyebilmesi adına öncelikle projede yer alan gençlerin sosyal uyumu yakalamasının önemine dikkat çekti. Gülerce, Sosyal uyumu yaşamadan başkalarına anlatmanın çok da bir anlam ifade etmediğinin altını çizdi.

Ayrıca göçmen halkın karşılaştığı temel problemlere değinen Gülerce, bu noktada dayanışmanın önemine dikkat çekti. 

  • Bu projeyle aslında bizler köprüler inşa etmeye çalışıyoruz. Bunun da yolu dayanışmadan geçmektedir. Krizlerin içerisinde olan bir dünyada ancak birbirimize omuz vererek yaşamamız mümkün. Dolayısıyla bu hayatta ne yaptığımız sorulduğunda “krizler içerisindeki dünyamız ve insanlık için köprüler inşa ediyorum” diyebilmeliyiz. Yaşananlara kayıtsız kalmak ve görmezden gelmek çok kolaydır ancak “Umursamaya ve önemsemeye cesaret ediyorum!” diyebilmeliyiz. Dünyanın her yerinde büyük bir motivasyonla duvarlar inşa edilmekte bugün, bizler ise birer köprü inşacısı olarak köprüler inşa etmeliyiz.

İnteraktif bir şekilde gerçekleşen söyleşi katılımcıların da katkılarıyla sonlandı. Gençler günün sonunda yapılan geri bildirimlerin ardından hep birlikte yenilen akşam yemeği ile ilk etkinliğimizi başarıyla tamamlamış oldular. 




Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir